Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasının ardından, İtilaf Devletleri’nce işgali üzerine, Misâk-ı Millî’yi koruyabilmek için çok cepheli siyasi ve askeri mücadelede sürecindeki önemli tarihî kavşaklardan birisi de 19 Mayıs 1919’du. Padişah VI. Mehmet tarafından 9. Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçişinde ise Bandırma Vapuru’nun özel bir yeri vardı.
Bandırma’nın ilk adı Trocadero’ydu
Yolcularını İstanbul’dan Samsun’a taşıyan Bandırma Vapuru, bu sefer öncesi 41 yıllık bir maziye sahipti. Gemi, 1878 yılında İskoçya’nın Glasgow kentinde Mac. Intyre Paisley – Huston and Cardett tersanesinde, 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmişti. Dussey and Robinson şirketi adına inşa edilen gemi, Trocadero (İspanyolca ticaret, takas) adıyla İngiltere’de beş yıl çalışmıştı. 1883 yılında Yunanistan’daki H. Psicha Preus firmasına satılan Trocadero’nun adı burada Kymi’ye çevrilmişti. Bu ad, panoramik manzarasından dolayı “Ege’nin Balkonu” diye anılan Yunanistan’daki Kymi kasabasından ilhamla konulmuştu.
Pire limanına kayıtlı olarak 8 yıl taşımacılık yapan Kymi, 1891 yılında ise İstanbul’daki Rama Derasimo firmasına satılarak İstanbul’da çalışmaya başlamıştı. İstanbul’da adı bir kez daha değiştirilip Panderma (Bandırma’nın Yunanca eski adı, Güvenli Liman) olan gemi, önce yolcu ve mal, sonrasında ise Marmara Denizi’nde posta taşımacılığına tahsis edilmişti. Osmanlı Seyrüsefain İdaresi (Osmanlı Denizcilik İşletmesi), 28 Ekim 1910 tarihinde geminin adını Bandırma olarak değiştirmişti.
Eldeki nadir sağlam gemilerden biriydi
I. Cihan Harbi’nde Osmanlı Donanması ağır hasar almıştı. Mevcut gemilerin de önemli bir bölümü Almanya’ya onarım ya da bakıma gönderilmişti. Envanterdeki nadir sağlam gemilerden birisi ise Bandırma’ydı. Böylece bu özel seyahate Bandırma uygun görülmüş, geminin süvariliğine de 1 Mayıs 1919 tarihinde İsmail Hakkı Kaptan atanmıştı. Buhar motoruyla çalışan, 192 ton ağırlığındaki geminin uzunluğu 47, genişliği 9, derinliği de 6 metreydi. Gemide 40 civarında yatak vardı, yatakların sayısı bazı düzenlemelerle artırılabiliyordu da.
Bandırma Vapuru, görece iyi durumda olmakla birlikte, uzun yıllardır sadece Marmara Denizi sınırları içinde çalışmıştı. Kırk yaşını geride bırakan bu geminin, Karadeniz’in şartlarında zorlanma ihtimali olsa da tecrübeli İsmail Hakkı Kaptan’ın seyahati sorunsuz halledebileceği herkesin ortak fikriydi. İsmail Hakkı Kaptan, yıllarca Karadeniz’de çalışmış, ayrıca Hindistan ve Uzak Doğu seferlerine de çıkmıştı.
Bandırma, 71 kişiyle Karadeniz’e açıldı
Göreve atanmasının ardından hazırlıklara başlayan İsmail Hakkı Kaptan, on beş gün sonra gemiyi harekete hazır hale getirmişti. Geminin yola çıkacağı netleştikten sonra, Galata rıhtımını kontrol eden Fransızlar ile Sirkeci rıhtımını kontrol eden İngilizlerin yolculuğa izin vermeyeceği şayiası da yayılmış ancak böyle bir müdahale gerçekleşmemişti. Gemi sadece, yola çıkmadan önce İtilaf Güçleri’nden bir heyet tarafından denetlenmişti. Bandırma Vapuru, 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra Kız Kulesi açıklarında 23 mürettebat ve 48 yolcusuyla Karadeniz’e açılmıştı. Yaygın kanının aksine, Bandırma Vapuru’nun pusulaları çalışmaktaydı. Geminin, sahile yakın gitmesinin nedeni ise zayıf bir gemi olmasından değil, güvenlikle ilgili endişelerden kaynaklanıyordu. Zira kıyıya yakın olmak, olası bir düşman gemisi saldırısında avantaj sağlayabilirdi. Bandırma Vapuru’nun kaptanı İsmail Hakkı Durusu, 1939 yılında Ulus gazetesinde yayınlanan anılarında, bu söylentilerin gerçeği yansıtmadığını anlatmıştı.
Bandırma, 17 Mayıs Cumartesi gecesi İnebolu’ya varmıştı. Gece burada geçirildikten sonra, gemi sabah tekrar hareket ederek Pazar akşamüzeri Sinop’a ulaşmıştı. Sinop’taki molada, bir ara karadan Samsun’a gitme fikri gündeme gelmişse de iki şehir arasında otomobille gitmeye uygun yol olmaması nedeniyle bundan vazgeçilmişti. Yolculuk nihayet, 19 Mayıs Pazartesi günü sabah saatlerinde sona ermişti. Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindekiler, Kalyon Burnu’nda kayıklara geçip, Tütün İskelesi’nden Samsun’a çıkmışlardı.
Bandırma, Samsun seyahatinden 6 yıl sonra hurdaya çıktı
Bandırma Vapuru, Samsun seferinin ardından, eski işine, posta hizmetlerine dönmüştü. Gemi bir ara kaza geçirerek, Bandırma yakınlarında karaya oturmuştu. 1925 yılına dek Marmara Denizi sınırları içerisinde posta taşımacılığını sürdüren gemi, aynı yıl motorunda meydana gelen ciddi bir arıza sebebiyle “enkaz” kaydı çıkartılarak Balat semtinde faaliyet gösteren gemi sökümcüsü Hüseyin İlhami Söker’e (Bozmacı İlhami) satılmıştı. Gemi burada dört ay içerisinde parçalanmıştı.
Bu realiteye rağmen, bilgi eksikliği nedeniyle Bandırma Vapuru’nun izini sürme girişimleri de olmuştu. Cumhuriyet’in 10’uncu yıl kutlamaları vesilesiyle Ankara Halkevi, İnkılâp Müzesi kurma kararı almış, Bandırma Vapuru’nun akıbeti de bu süreçte Seyrisefain Müdüriyeti’ne sorulmuştu. Müdürlükçe, Ankara Halkevi’nin yazısına verilen cevapta, geminin enkaz halinde satıldığı, ileride alınacak gemilerden birisine Bandırma adının verilmesinin düşünüldüğü anlatılmıştı. Cevapta ayrıca, hurdaya çıkartılan geminin adının yazılı olduğu pirinç levhanın koruma altında olduğu, yeni gemi alındığında levhanın ona asılacağı da belirtilmişti.
– Dr. Nejat Tarakçı, “Bandırma Vapuru’nun Hikâyesi”, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi, 19 Mayıs 2022
– “Paşa’nın Rotası: İstanbul’dan Samsun’a”, Kültür İstanbul
– Umut Karabulut, “Bandırma Vapuru”, Atatürk Ansiklopedisi
– Osman Öndeş, “Efsanevi Bandırma Vapuru”, Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi, 18 May 2023
GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024SPOR
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024GÜNDEM
11 Ekim 2024